Naturalizm ve Kavram (KÜBİZM) Dr.Özand Gönülal


Natüralist tavır-Kavramsal tavır

Bilinen en eski resim Milattan önce 40.000 yıllarına tarihlenmektedir. O resme baktığımızda doğaya ilişkin unsurların olabildiğince gerçeği yansıtacak şekilde yapıldığını görmekteyiz. Doğaya bağlılık resim yapan biri için vazgeçilmezliğin başında gelmektedir. Aslında bu Aristo’nun da ifade ettiği gibi doğayı taklitten başka bir şey değildir. Aristo’nun bu düşüncesine neden olan ressam ve heykeltıraşların doğada gördüklerini kendilerince gerçeğe uygun olarak taklit etmelerinden kaynaklanıyordu. Mezopotamya ve Mısır’da yapılan resim ve heykellerde doğa gerçekliğini birebir yansıtma çabası dinsel anlayışın gereklilikleriyle gölgede kalırken, Yunan klasik döneminde tam aksine dinsel gereklilik dolayısıyla başarıya ulaşmaktadır. İnsan varlığının sahip olduğu biçimi tanrılarına layık gören yunanlılar, klasik dönemde tanrılarına değer insan formunu biçimleyebilmek için “altın oran” olarak adlandırılan sistemle ideal forma ulaşmayı başarmışlardır. Bu başarı aslında doğaya ne kadar yaklaştığı ile ilişkin olarak derecelenmektedir.

Ortaçağ boyunca kaybedilen doğa gerçeğine yaklaşım düşüncesi skolastik anlayışla tanrısal ve dinsel kavramların insan varlığı üzerinde bir değere sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Rönesans’la birlikte yeniden değer kazanan insan varlığı, parçası olduğu doğanın gerçeğini yakalama düşüncesini yeniden canlandırmıştır. Bu dönem natüralist tavrın temellendiği doğa gerçeğini yakalama yolundaki çabanın en üst düzeye çıktığı dönemdir. Böylece doğaya ait objeler tüm açıklığı ile sergilenmeye çalışılmıştır. Özellikle resimde, iki boyutta doğanın üçüncü boyutunu yakalama düşüncesi perspektifi lekesel değerlerle ------------- algılanabilir boyutundan çıkartıp, matematiksel çözümlemeli bir sistem haline dönüşmesini sağlamıştır. Bu gelişim süreci içerisinde ilk adım Giotto tarafından (kim) atılmıştır. Önce figüratif perspektif, arkasından mimari perspektif, uzay perspektifi (boşluk perspektifi) ve daha sonra optik perspektif geliştirilmiştir. (Giotto mu) Böylece iki boyuttan üç boyuta, hayal dünyasından doğa gerçeğine yönelim geliştirilmiştir.

Doğanın önemli bir parçası olan ışık, Rönesans’ta bir araç olarak kullanılırken, Barok döneminde bir amaç haline dönüşmüştür. Aslında temel olan ışığa ulaşmak değil, doğa gerçeğine ait ışığı resimsel dile dahil edilerek olmuştur. Bunun yanında Barok dönem optik yaklaşımların sergilendiği bir dönem olmuştur. Leonardo da Vinci’nin suffumato tekniği ile sergilediği bu optik anlayış, Barok dönemde camera obscura’nın kullanılmasıyla, doğa gerçeğine uygun bir biçimde gözün algılaması yansıtılmaya çalışılmıştır. Daha sonraları fotoğrafın uğraşacağı bir özellik olan netlik derinliği, yani gözün optik yapısından kaynaklı olarak ön plandaki objeleri net, uzaktaki nesnelerin flulaştırılması gerçekleşmiştir.

Doğaya bağlılık ---------, Romantizm ve Realizm’de de sürmüştür. Rönesans’tan itibaren önemli bir ivme kazanan natüralist tavır, (başlarken natüralist tavrın ne olduğunu açıklamalısın) Empresyonizm ile birlikte göz duyarlılığına dayanan yeni bir kulvara oturmuştur. Doğaya ilişkin tasarımları şartlanmışlığa dayanan bilgilerden kurtararak doğrudan gözleme dayalı elde edilen bilgilerden hareketle tasarımlarını gerçekleştiren ressamlar yeni bir doğa gerçekliği anlayışını sergiliyorlardı. Doğanın karşısına geçen ressam, gözün o an için gördüğünü doğrudan tuvale aktarıyordu. Böylece, doğaya ilişkin nesnelere ait insan varlığının şartlanmışlıkları değişmeye başlıyordu. Yani yaprak yeşil olmaktan, gökyüzü ve su mavi olmaktan çıkıyordu. Ancak diğer taraftan resimsel algılamada, insan varlığının doğaya ait bilgilerini kullanmaya devam ediyorlardı. Tuval yüzeyine atılan birkaç fırça vuruşuyla figürler oluşturuluyor, gerçekte olmayan figürler insan varlığının algı dünyasına bırakılıyordu. Bunun yanında optik algılama özellikleri kullanılarak, renkler palette karıştırılmaktan vazgeçiliyor, bunun yerine ana renk -------- tuval üzerinde yan yana getirilerek istenilen renk algılattırılmaya çalışılıyordu. Daha sonraları ofset baskı tekniğinin de temelini oluşturacak vu teknikte, eğer yeşil renk elde edilecekse bu mavi ve sarının palette karıştırılmasıyla değil, tuval üzerinde bu renklerin yan yana getirilmesiyle algılattırılmaya çalışılıyordu.

Tüm bu çabalar natüralist tavrın sınırlarını aşamamıştır. Ancak Cezanne’nın 1904’te Emil ------- yazdığı mektupta sergilediği, “doğaya ilişkin nesnelere ait yapısal fark ediş” ifadesiyle “doğada her şeyin küre, koni ve silindire uygun biçimlenmiştir” söylemi, bu knoudaki değişimin ilk adımı olmuştur. Bu fark ediş süreç içerisinde devingenlik ve eş zamanlılık anlayışı ile nesneden hareketle kavrama ulaşma düşüncesinin yolunu açmıştır. Juan Gris’in “çivi kavramı olmadan çivi bile yapamam” sözü Aristo’nun doğa taklitinden, Platon’un idealar öğretisine yönelişi gerçekleştiriyordu. Palton’nun mağara teorisinde, insanların bir mağaranın duvarına yansıyan görüntüleri gerçek sanması, Juan Gris’in düşünsel temelindeki kavrama ulaşma isteğini tetikliyordu.

Natüralist tavır çerçevesinde, mağara duvarına resim yapan ressamdan, Kubizm’e kadar geçen süreç içerisinde ressamlar, doğaya ilişkin nesnelerin kendisini değil, sadece baktıkları açıdan gördükleri görüntüleri yapıyorlardı. Yani ağaç resmi çizen bir ressam aslında ağacı değil, o ağacın kendi baktığı yönden görüntüsünü yapıyordu. Ancak eş zamanlılık teorisinden hareketle aynı anda o nesnenin diğer açılardan görüntüleri de vardı. (nerede) Ancak onlarda tuvale yansıtılırsa belki ağaç kavram olarak kompozisyonun içinde var olabilirdi.

Nesnenin kavram boyutunda algılanabilirliği, salt görüntü bilgisinden hareketle değil, o nesneye ilişkin yaşamsal bilgilerinde dahil olmasıyla gerçekleşebilir. Bu nedenle Kubist ressamlar kompozisyonlarında yer alan objelerin çok değişik açılardan görüntülerini aynı objeyi tasarlamak içinde kullanmışladır. Dolayısıyla nesneye ilişkin kavramı yaratmaya çalışmışlardır. Böylece  Kübizm’le birlikte natüralist tavrın sınırları aşılarak kavramsal tavra ait sanata ilişkin yaratma süreçlerine girilmiştir.  



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

FOTOĞRAFTA FARKINDALIK SÜRECİ ve DEĞERLENDİRME Dr.Özand Gönülal

Eser Analiz Yöntemleri

BİLECİK ORHAN GAZİ İMARETİ KUBBEYE GEÇİŞ ELEMANLARI Dr.Özand Gönülal

İznik Yakup Çelebi Camisi (İmareti) Dr. Özand Gönülal

AMASYA BEYAZID PAŞA CAMİSİ KUBBEYE GEÇİŞ ELEMANLARI Dr.Özand GÖNÜLAL

Edirne Muradiye Camisi Dr.Özand Gönülal

İznik Nilüfer Hatun İmareti. Dr.Özand Gönülal

ANKARA KARACABEY CAMİSİ KUBBEYE GEÇİŞ ELEMANLARI Dr.Özand GÖNÜLAL

AMASYA YÖRGÜÇ PAŞA CAMİSİ, 1430,KUBBEYE GEÇİŞ ELEMANLARI Dr.Özand GÖNÜLAL

Adnan Turani (1925- 2016) Dr.Özand Gönülal