İbrahim Çallı (1882-1960) Dr.Özand Gönülal
İbrahim Çallı (1882-1960)
http://www.sanatteorisi.com/sanatteorisi.asp?sayfa=Makaleler&icerik=Goster&id=2549
http://www.sanatteorisi.com/sanatteorisi.asp?sayfa=Makaleler&icerik=Goster&id=2549
Özet:
1914 kuşağı ressamları arasında bu gruba adını veren İbrahim
Çallı, Türkiye Cumhuriyeti’nin resim alanında batı anlayışına yönelik bir
sürece girmesinde önemli itici güçlerden birisi olmuştur. Çalışmalarının
tümünde Avrupa’nın izlenimcilik akımının kurallarını sıkı sıkıya uygulamaktan
öte, kendine özgü bir karakter sergilemiştir.
Kelimeler:
İbrahim, Çallı, 1914 ,kuşağı,
Çağdaş Türk Resmi için önemli köşe taşlarından biri olan
İbrahim Çallı, 13 Temmuz 1882 de Denizli’nin Çal ilçesinde doğmuştur.
Cumhuriyet dönemi resim uygulamalarının öncülüğünü 1908 yılında kurulan Osmanlı
Ressamlar Cemiyeti’nin ressamları yapmıştır. Ruhi Arel, Hikmet Onat ve Hoca Ali
Rıza gibi ressamların bulunduğu bu Cemiyet’e İbrahim Çallı da üye olmuştur.Daha
sonra Çallı Kuşağı olarak da anılacak bu ressamların çoğunluğu Sanayi-i Nefise
mektebinden mezun olmuşlardır ve Avrupa’da sanat eğitimi görmüşlerdir.
İbrahim Çallı ilk ve orta öğretimini Çal ilçesinde
tamamladıktan sonra İstanbul’a gelmiştir.Resme tutkun olmasına rağmen Sanayi
Nefise mektebine girememiştir.Adliye’de katiplik yaparak yaşamını sürdüren
Çallı, bir yandan da resim yapmaya devam etmiştir. Şeker Ahmet Paşa, Çallı’nın
yeteneğini farkederek Sanayi Nefise mektebine girmesini sağlamıştır. Dört yıl
okuduktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı’nın açtığı sınavı kazanarak Fransa’ya
gitmiştir. Ferdinand Coman’ın atölyesinde çalışan İbrahim Çallı, 1914 yılında
I.Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla birlikte İstanbul’a dönerek, 1915 yılında
Sanayi-i Nefise mektebinde öğretmenlik yapmaya başlamıştır.1947 yılında emekli
olan Çallı, 1960 yılında mide kanaması sonucu vefat etmiştir.
İbrahim Çallı ve arkadaşları (“1914 Kuşağı”, “Çallı Kuşağı”,
“Türk İzlenimcileri”) Fransız izlenimcilerinin etkilerini İsatanbul’a
taşımışlardır.Başlangıçta fotoğraftan yapılan manzara resimleri ve
naturmort’lar, Çallı ve arkadaşları ile birlikte gerçek doğanın karşısına
geçilerek yapılmaya başlar.
İbrahim Çallı’nın resimlerine bakıldığında manzara
resimlerinden natürmorta, günlük yaşam olaylarından Nü ve portrelere kadar
zengin bir konu çeşitliliği ile karşılaşılmaktadır.
İbrahim Çallı’nın resimlerinde ışık ve buna bağlı olarak
gelişen lekesel değerler ön plandadır. Özelllikle natürmort ve manzara
resimlerinde bu belirgin olarak ortaya çıkar.Avrupa resmindeki izlenimciliğin
etkilerini açıkça görmek mümkündür.Ancak portre uygulamalarında biçim ön plana
çıkmasına karşın, kişisel kimliğin kazandırılmasında lekesel değerler etkili
olmuştur.Çallı’nın resimlerinde görülen bu çeşitlilik onun belli kurallara sıkı
sıkıya bağlanmak adına, saplantıya kapılmayı rededen bir anlayışa sahip
olduğunu göstermektedir.Böylece onun resimlerinde özgür düşünce ve içtenliğin
yansımaları açıkça görülmektedir.
İbrahim Çallı’nın resimlerini, genel olarak manzara,
natürmort, nü, ve portreler olmak üzere gruplandırmak mümkündür.
Manzara resimlerine baktığımızda panaromik doğa
görüntülerinin yanısıra şehir kesitlerini ve “balıkçılar” resminde olduğu gibi,
doğa içinde günlük yaşam öykülerini bulmak mümkündür. “Adalardan” adlı resminde
olduğu gibi panoromik anlayışa sahip olmasına karşın kompozisyonu oluşturan
biçimlerin daha belirgin vurgulanmasını sağlamıştır. Şehir kesitlerini
yansıttığı resimlerinde, belgesel niteliğinde bir yaklaşım sergilenmiştir.
“Bursa Türbeleri” adlı resim bu yaklaşımın önemli bir örneğini
oluşturmaktadır.” Balıkçılar” adlı çalışmasında, resim yüzeyine tamamen hakim
olan kayık ve içinde bulunduğu denizin ilişkisi, bir görüntü oluşturmaktan
çıkmış, yaşamdan alınmış bir zaman diliminin dinamik karakterini belirgin bir
şekilde yansıtmaktadır. Buna karşın kayıktaki figürlerin sahip olduğu biçim
statik bir yapıyı yansıtmasına karşın, lekesel değerler sayesinde hareketin
varlığını sergilemektedir. Fırça vuruş biçimi ve farklı renk lekeleriyle
kayığın içinde bulunduğu denize çırpıntılı bir karakter katarak izleyicinin
derinliklerinde bir heyecan oluşmasını sağlamıştır. Resim yüzeyinde kullandığı
renk skalası içerisinde yer alan çarpıcı renkleri, kayığın üzerinde topluyor
olması, dikkatimizi insan varlığının gün içerisinde yaşadığı zorlu bir yaşam
kesitine çekmeye çalıştığı izlenimi
yaratmaktadır.
Natürmort, İbrahim Çallı’nın yaratı süreci içerisinde farklı
bir yere sahiptir. Bu resimlerinde kullandığı ışık ve bununla belirginleşen
lekesel değerler ile renk skalası yaşam derinliğine kökleri uzanan bir tutkunun
varlığına işaret etmektedir. Bu eserlerinde ölü bir doğa resmetmesine karşılık,
komposizyon düzeni ve fırça vuruşlarıyla yaşama ilişkin bir dinamiği yakalamak
mümkündür.”Ay çiçekleri” adlı resmi ile, Vangogh’un "Ay çiçekleri"
arasında bir ilişki kurulmaya çalışılsa da İbrahim Çallı ruhsal bir çöküntünün
değil, yaşam serüveninin dışa vurumunu gerçekleştirmiştir.Özellikle
komposizyonun solunda yer alan ayçiçeğinin üzerine düşen gün ışığı ve gerilmiş
taç yaprakları, ölümün suskunluğunu değil yaşamın heyecanını betimlemektedir.
İbrahim Çallı’nın portreleri diğer resimlerine oranla biçim
kaygısını daha fazla taşıdığı çalışmalarıdır.Ancak bu çalışmalar arasında da
portresini yaptığı kişiye göre değişerek kullanılan resimsel dile ait ifadeyi
görmek mümkündür. Örneğin Celal Bayar’ın portresinde kişisel kimliğin
yansıtılmasının dışında, giyinişi ve genel duruşuyla devlet adamı ciddiyetinin
yansıtacak biçimsel kuralcılık uygulanmışken, Neyzen portresinde izlenimciliğe
ilişkin lekesel değerler ve fırça vuruşları daha serbest gerçekleştirilmiştir.
İbrahim Çallı’nın çıplak kadın resimlerinde, figür mekan
ilişkisi ön plana çıkmaktadır.Her nekadar figür önplanda olsa da mekan
içerisindeki diğer unsurlarda aynı etki ile izleyicinin karşısına
çıkmaktadır.Bu resimlerde yer alan kadın figürlerinde zaman zaman duygusal
boyutun yansımasını vücut biçimlerinde görmek mümkündür.
Sonuç olarak 1914 kuşağı ressamları arasında bu gruba adını
verecek kadar ön plana çıkan İbrahim Çallı, Türkiye Cumhuriyeti’nin resim
alanında batı anlayışına yönelik bir sürece girmesinde önemli itici güçlerden
birisi olmuştur. Çalışmalarının tümünde gözlemlenen izlenimci anlayış,
Avrupa’nın resim uygulamalarında görülen izlenimcilik akımının kurallarını sıkı
sıkıya uygulamaktan çok, kendine özgü bir karakter sergileşmiştir.Bu karakter
Çallı’nın komposizyonu oluşturan unsurların seçiminde ve resimsel dili
oluşturmasındaki tavrı ile ortaya çıkmaktadır.
KAYNAKÇA
Berk Nurullah -Kaya Özsezgin ,Cumhuriyet Dönemi Türk Resmi,
Ankara 1983”
Başkan Seyfi, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye’de Resim,
Ankara 1997
Cezar Mustafa, Sanatta Batıya Açılış ve Osman Hamdi Bey,
İstanbul 1971
Eyüpoğlu Bedri Rahmi, “Çallı üzerine” Türkiyemiz, sayı 18
Şubat 1976 s.9
Germaner Semra, “Türk resmindeki İzlenimci akım.1914 kuşağı
sanatçıları” Antik dekor, s.2- s.98
Özsezgin Kaya, Türk Resmi, Ankara 1998
Turani Adnan, Batı Anlayışına Dönük Türk Resim Sanatı,
Ankara 1984
Yorumlar
Yorum Gönder