FOTOĞRAFTA FARKINDALIK SÜRECİ ve DEĞERLENDİRME
FOTOĞRAFTA FARKINDALIK SÜRECİ ve DEĞERLENDİRME
http://www.fotografya.gen.tr/TR,1989/fotoport---ozand-gonulal.html
Fotoğraf, teknik bir buluş olarak insanlık tarihinde
yer almaya başladığında resim ve heykel 40.000 yıllık bir geçmişe sahip idi.
Resim ve heykelde teknik ustalık seviyesine ulaşılmasından sonra yaratıcılık
süreçlerine ilişkin çeşitli yaklaşımlar ortaya konulmasına rağmen, fotoğraf
icat edildikten sonra uzun süre beceri olarak değer görmeye devam etmiş ancak
yaratıcılık adına bir varlık gösterememiştir.
Fotoğrafın ilk mücadelesi resimle olmuştur. Daha
doğrusu ressamlar başlangıçta fotoğrafa, kendi mesleklerinin değerini
düşüreceği düşüncesiyle, kaygıyla yaklaşmışlardır. Gerçekten de özellikle
fizyonotras ve silüet çalışmaları yapıp para kazanan ressamlar bu gelirlerini
kaybetmişlerdir. Ancak daha sonra fotoğrafın sınırları anlaşılınca resim
yeniden eski değerine kavuşmuş bu kez de fotoğrafçılar fotoğrafın resim gibi
değer görebilmesi amacıyla, resimsel kompozisyonları kurgulayarak
fotoğraflarını çekmişlerdir.
20.yüzyılın başından itibaren ilk farkındalık
fotoğrafın sanata ilişkin bir değer olup olmadığı doğrultusunda başlayan
tartışmalarla ortaya çıkmıştır. Bu tartışmaların ortaya çıkmasına neden olan
şey fotoğrafın üretim süreçlerindeki kolaylığıdır. Ressamın günlerce, aylarca
ve hatta yıllarca çalışarak bir resmi ortaya çıkarmasına karşın, fotoğrafı çeken
kişi ufak bir hareketle deklanşöre basarak görüntüyü elde edebiliyordu. Bu
kolaylık o dönemde sanatsal değer ile bağdaştırılamamış, fotoğrafın sanat
niteliğinin tartışmasında sanatçı karşılığı değere de kuşkuyla bakılmasına
neden olmuştur. Kuşkusuz, bir düğmeye basıldığında, içinde pek çok esrarengiz
olayın oluştuğu, görüntünün aşama aşama fiziksel ve kimyasal işlemlerden
geçtiği, sonuçta duyarlı bir tabaka üzerine saptandığı tüm fotoğrafik
işlemlerin teknolojik boyutu düşünüldüğünde, "fotoğraf ile uğraşanların bu
işteki rollerinin ne olduğu" sorusu akla gelecektir.
Fotoğrafın sanatla ilişkilendirilmesi ile ilgi kafa
karıştıran diğer özelliği de, fotoğrafın belge niteliğini taşıyor olmasıdır ya
da nesne olmadan fotoğraf olamayacağıdır. Bunun nedeni de nesnel gerçeklikle
ilişkili olduğu için fotoğrafı çeken kişinin müdahalesinin teknik olanakların
sınırları içinde, yaratıcılık bakımından üst düzey bir sonuca olanak vermiyor
olmasıdır.
Doğaldır ki, belgesel fotoğrafçılık ile sanatsal
bağlamda çelişki bulunmaktadır. Bunun nedeni fotoğraf eleştirmeni Alan
Sekula’nın dediği gibi “Belgesel fotoğraflar ancak gerçek dünya ile olan
ilişkilerini aşıp, öncelikle fotoğrafçının kendisini ifadesine araç olarak
anlaşıldıkları zaman sanatsal boyut ve değer kazanabilirler”. O zaman da
tarafsızlıkları ortadan kalkmaktadır.
Bu noktada şunu iyi anlamak gerekir. Fotoğraf
dediğimiz şey, elimize aldığımız basılmış olan nesne değildir. Fotoğraf bir
görüntü elde etme yöntemidir. Dolayısıyla fotoğraf duyarkat üzerinde oluşan
görüntüdür. Gerçeklikle fotoğrafın ilişkisi bu aşamada katkısız olarak
oluşmaktadır. Fotoğrafın görülebilir hale gelmesi taşıyıcı materyaller
sayesinde gerçekleşmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken başka bir
sorun, görüntü oluştuktan sonraki manipülasyon değil, teknolojinin
sağladığı olanaklar çerçevesinde makinelerde bulunan efekt programlarıyla
yapılan manipülasyonlardır. Bu manipülasyonlar duyarkat üzerinde oluşacak
görüntünün de gerçekle olan ilişkisini bozmaktadır. Analog süreç döneminde
fotomontaj ayrı bir alan olarak değerlendirilmekteydi. Ve rötuş açıkça yapılan
bir uygulamaydı. Bunun dışında fotoğrafa müdahale film yıkama ve baskı
sırasında yapılabiliyordu. Karanlık odada baskı sırasında yapılan müdahale
agrandizman ayarlarının ötesine geçemiyordu. Günümüzde ise, foto işleme
programlarıyla yapılan her türlü müdahale artık olağan gibi görülmeye
başlamıştır.
Bauhaus’dan bu yana sanat olarak algılanan
fotoğrafçılık, gerçekliği yakalama anından çok daha fazlası haline gelmiştir.
Fotoğrafçılığın her zaman gerçeğin yansıması olduğu söylenebilir, fakat bu
gerçekliği başlangıç noktası olarak alırsak, gerçekliğin yorumlanmasına
dönüştüğü hali sanat olarak tanımlanır. Kuşkusuz fotoğrafı bir sanat aracı
olarak ele alan ve sanat yapıtı niteliğinde ilk örneklerini veren Amerika'lı
sanatçı Alfred Stieglitz'dir.
Fotoğrafın sanat niteliğinin tartışılmasının nedenlerinden biri de, tek
olmama sorunudur ki bu durum fotoğrafın çoğaltılabilir olması ile ilişkili bir
sorun ya da şüphe kaynağıdır. Belki de Daguerreotype tekniği fotoğrafın tek
olamama sorununa çözüm kaynağı olabilirdi. Ancak fotoğrafın çoğaltılabilir
niteliği insanlar tarafından daha çok kabul gördüğü için fotoğraf yöntemi bu
doğrultuda gelişim göstermiştir.
Robert Demachy önderliğindeki bir grup, diğer görsel sanatlarla adeta yarış
içindeydi. R.Demachy, Stieglitz'in "CameraWork" dergisinde
"Fotoğrafçının bir yapıt yaratmak için yapacaklarında sınır yoktur."
diyordu. Bu söylem daha sonraki süreçte fotoğraf alanında çalışanlar için
maksadı aşan uygulamaların ortaya çıkmasına neden oldu ve fotoğrafın temel
niteliğini sarsacak uygulamaların ortaya çıkmasını sağladı. Bu bağlamda
fotoğrafın artık bir sanat olup olmadığı meselesinin yerini, sanata yeni
açılımlarda bulunma durumu almıştır. Fotoğraf, hem işlevsel hem de sanatsal
yönleriyle farklı amaçlara hizmet etmeye başlamıştır. Günümüzde fotoğraf,
yalnızca tekniğine uyan konulara yaklaşmak ve bir tablonun ya da bir desenin
etkilerine benzer şekilde doğal olayları görsel olarak yinelemekten çok daha
farklı boyutlarda değerlendirildiği gibi, araçları, yöntemleri ve iletişim açısından
işlevleri de yine fotoğrafın kendine özgü ölçütleriyle ele alınmaktadır.
Aslında bu yazının amacı fotoğrafın sanat niteliğini
tartışmak öte, sanata ilişkin değerlerin sorgulandığı ve sergilendiği yada öyle
sanılan yarışma, bienal ve sergilerde fotoğrafın yeri nedir? Yer verilen
fotoğrafların tümü fotografik değerlerin belirlenmesine yönelik parametrelerle
mi seçilmiştir? gibi sorulara cevap bulmaya çalışmaktır.
Fotoğraf algısını analog ve dijital teknoloji temelinden hareket ederek
oluşturulacak bir ayrımla ele almak gerekmektedir. Analog teknolojinin
kullanıldığı 90’lara kadar süren dönemde foto montaj adı verilen sınırlı
manipülatif yaklaşımlar sergilenmekte ve dönemin teknolojisinin
yetersizliğinden kendini açıkça ortaya koyan bu oynama izleyiciler tarafından
kolayca fark edilmekteydi. Ancak dijital teknolojinin ortaya çıkması ve
arkasından fotoğraf işleme programlarının gelişmesi, çekilen her fotoğrafın bu
programlardan geçirilmeden kullanılamayacağı noktasına dayanan bir algının
oluşmasını sağlamıştır. Doğaldır ki bu durum sergilere, bienallere ve
yarışmalara da yansımıştır. Aslında fotoğrafın tanımı yeterince bilinmediğinden
uzun süre fotoğraf olmayan birçok nesne fotoğraf olarak sergilenmiş ya da
değerlendirmelere alınmıştır. Asıl sorun buradadır. Yani foto işlemciden
geçirildikten sonra manipülasyona uğratılmış bir fotoğrafla elde edilen bir
görsel nesnenin sergilenmesinde bir sakınca yoktur. Ancak deneysel fotoğraf adı
altında yapılanlara baktığımızda fotoğraf olmayan birçok nesne fotoğraf
kategorisinde yer almıştır. Bu öyle bir noktaya gelmiştir ki bazı fotoğraf
sergilerinde fotoğraftan öte grafik tasarım nesnesi olan afişlerin fotoğraf
olarak sergilendiği görülmüştür. Hatta ortaya çıkan fotoğraflarda foto
işlemcilerin fotoğrafla olan ilişkisi vazgeçilmez bir noktaya taşınmıştır.
Bu durum yaklaşık on yıl öncesine kadar açık bir
şekilde temel fotografik parametrelerin göz ardı edilmesine ve görsel
materyalden öte, herhangi bir özelliği olmayan birçok nesnenin fotoğraf olarak
değerlendirilmesine ve sergilenmesine neden olmuştur. Yarışma şartnamelerinde
yaklaşık son on yıldan bu yana fotoğrafa yapılacak müdahalelere kısıtlama
getirilmiş ve gönderilen çalışmaların ham halleri de istenir olmuştur. Bu
durum sadece fotoğrafta görülmez. Video art uygulamalarında da benzer
süreçler yaşanmıştır. Teknolojinin sunduğu yeni yöntemleri kullanarak sanata
ilişkin yaratma süreçlerine girenler farkındalık aşamasına uzun süre sonunda
elde edilen tecrübelerle gelmişlerdir.
Fotoğraf bir sanat mıdır? Hayır değildir. Fotoğraf bir
görüntü elde etme yöntemidir. Bu yöntem kullanılarak sanata ilişkin yaratma
süreçlerine girilir mi? Evet. Sanata ilişkin yaratma süreçleri sonrasında elde
edilen görüntü sanata ilişkin değer taşır mı? Ya da sanat eseri olarak değerlendirilebilir
mi? Evet.
Sergiler, bienaller ve yarışmalar genel olarak sanata
ilişkin değer taşıyan farklı uygulama alanlarının sergilendiği ya da seçildiği
etkinlikler ya da organizasyonlardır. Ancak fotoğraf yöntemiyle elde edilen
görüntünün, sanat eseri olarak nitelendirilmesinde dikkat edilmesi gereken ve
algıyı zora sokacak en önemli özelliği belge niteliğinde ve nesnel gerçeklikle
doğrudan ilişki içinde olmasıdır. Örneğin bir belgesel fotoğraf, sanata ilişkin
değer taşıyamaz. Taşıdığında belgesel fotoğraf olmaz. Belge niteliği yok olur.
Ustalık eseri bir belgesel fotoğraf olabilir ve ustasının fotografik
değerlerine ilişkin izler taşıyabilir. Moda fotoğrafı, manzara fotoğrafı, doğa
fotoğrafı için de aynı durum söz konusudur. Yani bir fotoğrafçı belli bir
amaçla işlevsel niteliği ön plana çıkartarak bir fotoğraf çekiyorsa orada
konuşulması gereken sanat değil ustalıktır.
Sonuç olarak, son on yıla kadar sergi, bienal ve
yarışmalarda bu konular yeterince göz önünde bulundurulmuyordu. Ancak son
dönemlerde özellikle fotoğraf yarışmalarında bu farkındalık yaşanmaya
başlanmış, çoğu yarışma sınır koymuştur. Bazı yarışmalar ise manipülatif
çalışmaları ayrı bir başlık altında, ama yine fotoğraf olarak
değerlendirmiştir. Bu yanlış algının devamına neden olmaktadır. Bu
nedenle fotografik parametrelere sahip olmayan görüntülerin fotoğraf adı
altında değerlendirilmesinden vazgeçilmelidir. Sergiler ve bienallerde bu
farkındalık düzeyi yarışmalarda olduğu seviyeye ulaşmamıştır.
Elde edilen izlenimlere dayanarak, bu gün dahi farklı seviyelerde birçok
sergide fotoğrafik parametrelere uymayan görüntülerin fotoğraf olarak yer
aldığını söylemek mümkündür.
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Barrett,Terry , (Çev.Yeşim Harcanoğlu),Fotoğrafı Eleştirmek, İstanbul 2009
CEYHAN, Zeki FOTOGRAF VE FOTOGRAF SANATI
https://earsiv.anadolu.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/11421/1042/98751.pdf)
Crary, Jonathan (Çev.Elif Daldeniz),Gözlemcinin Teknikleri, İstanbul 2004
Çakmakçı Mavi, Fotoğrafın İcadının Resim Sanatına Olan Etkileri ve
Fotogerçeklik, Eskişehir 2007
Derman ,İhsan Fotoğraf ve Gerçeklik, İstanbul 2010
Freund ,Gisele (Çev.Şule Demirkol),Fotoğraf ve Toplum, İstanbul 2008
Prof. Deboosere,Christine Fotoğraf Sanat mıdır? Evet, Sanattır..EXLİBRİST
International Journal of Ex-libris, Vol.2, Part 3. Uluslararası Ekslibris
Dergisi, Cilt 2, Bölüm 3.
Topçuoğlu, Nazif, Fotoğraf Ölmedi Ama Tuhaf Kokuyor, İstanbul, Yapı Kredi
Yayınları, 3.Baskı, 2010
İlkyaz, Atilla ve Derya Şahin. "Fotoğrafın Sanat Serüveni". idil
(3.14 2014: 159-172.)
Yorumlar
Yorum Gönder